Devrindeki engeller ve çetinliklere nisbetle Türk tarihinin şüphesiz en büyük Padişahı, Ulu Hakan II. Abdülhamîd Hân, sırf melek tabiatı yüzünden ezemediği Yahudi’nin sonunda kurbanı olmuş, ona hal’ini bir Yahudi tebliğ etmiş ve Selanik’teki menfasında kendisine bir Yahudi köşkü, zindan vazifesini görmüştür.
İşte bu Abdülhamîd Hân, Yahudilik dâvasının 19. Asırda plâncısı ve aksiyoncusu (Hertzel)in, Filistin’de, Yahudilere yurt yapılmak üzere bir çiftlik kadar toprak isteğine ve buna mukabil bütün “Düyun-u Umumiye” borçlarının Yahudilerce ödeneceği teklifine şu cevabı vermiştir:
– Yahudilere yurt olarak, Filistin’de bir kurabiye kadar bile toprak vermeyi, ne pahasına olursa olsun, kabul edemem!..
Ulu Hakan bu cevabı verirken, istikbâli sezmiş ve Filistin gibi İslâm dünyasının yürek noktasına (stratejik) ehemmiyeti pek büyük bir Yahudi kazığının çakılmasına karşı çıkmıştı.
(Necip Fazıl Kısakürek – Çerçeve 4)
İlk yorum yapan siz olun